12 Eylül 2019 Perşembe

Meditasyon, Mindfulness ve Olumlama üzerine



Hafta içinde bir kaç kez meditasyon ile alakalı sorulara, sohbetlere, yazı ve görsellere denk geldim. Kendi pratiklerime daha fazla yönelmem için bir işaretti belki de bilemiyorum. 

Bir kavramı yada uygulamayı kimi zaman tek bir tanıma sıkıştırmak kolay değil. Meditasyon kelimesi için de, içe dönmek, zihni susturmak, odaklanmak tanımlarını sık sık duyar ve kullanırız. Aslında biraz da buna programlıyız ve farkında olmadan bir çok kez bu durumu yaşıyoruz. Bahçe sularken, yemek yaparken, örgü örerken, egzersiz veya çizim yaparken vb. Herkesin kısacık bir an bile olsa yaptığı her ne ise ona odaklandığı, hiç bir şey düşünmediği, sadece olanı yaşadığı veya gözlemlediği anlar olmuştur. Kaçınılmaz bir şekilde sonuca odaklandığımız anlar da.

Nihayetinde önceliklerimiz değişti ve kendimiz için gerçekleştirdiğimiz her şeyi 'yapılması gereken bir görev' olarak algılamaya başladık. Meditasyon da bundan payını alıyor elbette. Bir öğrencim ile meditasyon üzerine sohbet ederken, günlük hayattan örnekler vermeyi tercih ettim.  Bahçe sulamak, çizim yapmak veya örgü örmek gibi eylemlerin sonuca odaklı olduğundan bahsetti, aynı şey olmadığından. Halbuki meditasyona yaklaşım da biraz bu şekilde. En basit tanımı ile şu vakit meditasyondan beklenti, 'rahatlamalıyım.'


J. Krishnamurti Bilinenden Kurtulmak kitabında der ki; "Sadece istediğini elde edememiş dar, sığ bir zihin, şartlanmış bir zihin hep daha fazlasını arar. Öyleyse daha fazlası olmadan ....yaşamak mümkün müdür? İşte, bütün bu meseleyi araştırmak meditasyondur."

...ve ekler;  "Amen, Om veya Coca Cola sözcüklerini sonsuz defa tekrar ederseniz tabii ki belli bir deneyim yaşarsınız çünkü tekrar yoluyla zihin sessizleşir....Meditasyon bir sisteme uymak değildir, devamlı tekrar ve taklit etmek de değildir. Meditasyon konsantrasyon değildir...Meditasyon şaşırtıcı derecede uyanık bir zihin gerektirir, meditasyon hayatın bütününü anlamaktır."

Osho'nun Yoga Bireyin Doğuşu kitabında da Patanjali'nin samadhi hakkındaki konuşmalarından ve nesnelerle başlama örneğinden bahseder. "...ağaçta bir kuş öter: Tetikte ol, sanki o anda sen varmışsın ve kuşun şarkısı, yani bütün yokmuş, önemli değilmiş gibi. Varlığını kuşun şarkısına odakla; farkı göreceksin.."

Patanjali Yoga Sutra İçsel özgürlüğün Yolu kitabında ise meditasyonun uzatılmış bir konsantrasyon olduğundan bahsedilir. Yalnız, dikkati tek bir imaj üzerine odaklamanın sadece bir başlangıç olduğu ve daha fazlasını içerdiği de belirtilir
"Göreceğimiz şeyin, düşündüğümüz şey olduğuna önceden peşin hüküm veririz ve bu önyargı, olayın gerçek yüzünü görmemizi engeller...Bir nesnenin(veya bir konunun) gerçek şeklini hayalimiz bütün o çarpıtmalardan tamamıyla ve kesinlikle kurtulduğu an olan samadhi  durumunda çok yüksek bir algılama gücü ile görürüz. Gerçekte, samadhi durumu...bilgiye doğrudan(aracısız) ulaşma halidir."

Son zamanların yeni akımı ise, Meditasyon kelimesine ek  Mindfulness.  En kabul gören ve basit şekliyse 'şimdiki anın farkındalığı.'

Şimdi'nin Gücü kitabında Eckhart Tolle' un bahsettiği gibi,"...Kendinizi gözlemleyerek zihinsel, duygusal halinizi izlemeyi bir alışkanlık haline getirin. 'Ben şu anda huzurlu muyum?' sorusu kendinize sık sık sorabileceğiniz bir sorudur....Eğer içinizi yoluna koyarsanız, dışarısı da yoluna girecektir...."

 ...ve olumlama. Negatif olanı dışarıda bırakma eylemi.  

Yine Yoga Bireyin Doğuşu kitabına dönersek; "Sadece iki olasılık tanıyorsun. Pozitif ve negatif...negatif var olduğu sürece, pozitifi bıraktığın anda negatife düşme olasılığın vardır...alternatiflerden birinin kapanmasını sağlamak için negatifi bırak....Ayrıca üçüncü olasılığın var olduğunu bilmiyorsun....bu üçüncü olasılık ancak negatif ve pozitifi bıraktıktan sonra açılır...enerji, nereye gideceğini bilmediği için hareket etmez...bir an için tam ortada olacaksın..."

...ve maske takmamaktan bahseder; "Üzüntülüysen üzüntü senin gerçekliğindir...Yüzleş, bırak olsun...Gör, seyret- ama yargılama...çok yakında acıyla deneyim artık o kadar acı olmayacaktır....nedeni bulacaksın...neden bu kadar mutsuz olduğunun nedenini bulacaksın..."

Yargısız olmak, izlemek, an'da kalabilmek, farkında olabilmek, bütünü anlayabilmek dedik. 

Cümlelerin nasıl yorumlandığı, hissiyata ve duruma göre değişebilir. Öğretilen ne varsa olduğu gibi kabul etmek,  reddetmek,  sorgulayabilmek, deneyimleyerek bir sonuca varmak da öyle.

Nihayetinde bu notlar bir kapı olsun. Kitapları okumak, bununla ilgili ne varsa araştırmak ve kendi cümlelerinizi kurup, uygulamaya geçmek de senin yolun. 




6 Ağustos 2019 Salı

Wild Wild Country


Provokatör mistik olarak ün salan Osho ve hakkındaki belgesel Wild Wild Country. 

Belgesel sonrası  biyografisine tekrar göz gezdirme ihtiyacı hissettim. Önce izlediğim kareler ile okuduğum paragraflar arasındaki bağlantılar geldi aklıma. Sonrasında, her söylenen ve öğretilen bilgiyi sorgulamadan kabul etmenin manasızlığı.

Senelerdir süregelen ve doğru kabul edilen ne varsa, onlar da nasibini alıyor elbette. Nihayetinde, 'aşkta ve savaşta her şey mübahtır' gibi bir algı varken, insanların yaptıkları nasıl değerlendirilebilir ki!
Kitabında Patanjali' den alıntı vardır. "Yapılacak ilk şey bağlanmamaktır." Ve ardından ekler; "...birini tercih et, ama ona bağlanma."

Anlaşılan o ki,  lider vasfı taşıyan insanlar bağlanmamak gerektiğini vurgulamalarına rağmen, kendi öğretileri doğrultusunda girdikleri yola bağlanabiliyorlar. Belirli bir ilgi ve güç sonrasında, maneviyat  ticari bir hale dönüşebiliyor.

Bir guru ve 'hayranları'. Son zamanlarda diğer yoga ustaları ile alakalı da bazı söylemlere denk geliyorum...ve elbette o ekolden gelenlerin savunmalarına. ' Kim bilir zamanında kaynaklar daha fazla olsa ve belgesel çekilebilse, başka kimler hakkında neler öğrenilebilirdi!' diye düşünmeden edemiyorum. 

Belgeseli izleyin derim. Sonrasındaki hissiyat sizi ilgilendirir.

İyi seyirler. 










16 Eylül 2018 Pazar

Kontroloji


'Kendine zarar vermeden ve bir o kadar korku barındırmadan sınırlarını keşfetmek.' Yoga' daki bu yaklaşıma daha yakınım kabul. Elbette zaman zaman o sınırlar aşılır, yine de esas olan dengede kalabilmektir. Yoga, pilates uygulamalarına  son zamanlarda hızlıca dahil olan bir diğer başlık ise kardiyo . Daha çok kas acısı ile egzersizin 'daha işe yarar' olduğu inancı, "kas acısından zevk alıyorum" cümlesi zaman zaman  karşımıza çıkan yaklaşımlar. Kısaca tanımlayalım,

-Kalp ritminin yükseldiği, nefes alış verişin hızlandığı her egzersiz esnasında kardiyo yapılıyor aslında. Koşma, yürüme, yüzme,ip atlama v.b.

-Pilates (kontroloji) ise bedenin dengede tutulmasına yardımcı olan ve omurgayı destekleyen temel kasların kuvvetlenmesi üzerine çalışılan bir egzersiz programı.

Öncelikle hareketsiz bir yaşam tarzın varsa, bir süredir yaptığın egzersiz programına ara verdiysen veya bedeni şaşırtan farklı bir egzersiz uygulanıyorsa, kaslar zaten egzersiz sonrasında 'ben buradayım' diyerek konuşmaya başlayabilirler. Bu hissiyat zamanla azalacak yada egzersiz programına göre zaman zaman kendini gösterecektir.

Diğer taraftan müsabaka içeren sporlarla uğraşılmıyorsa, limitleri zorlamak bir yerde manasız. Limitlerin zorlanması zamanla strese maruz kalan eklem, kemik ve kas dokusunun sorun çıkaracağının habercisi olabilir. Kısacası, aslında bedene fazlaca yüklenmek çok da sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.

Kaldı ki kontroloji esnasında kontrolü yitirme ironisinden bahsetmeye gerek yok sanırım! 

"Eğer terlemiyorsanız, muhtemelen pilates yapmıyorsunuz"...Joseph Pilates

Sıklıkla bu cümle ile karşılaşıyor olabilirsin. Evet, diğer bir konu 'pilates terletir mi, terletmez mi?'

Peki, her beden aynı mı?

Elbette her beden terler, ancak bazılarımız daha fazla. Kişisel terleme oranları değişkendir ve ortam sıcaklığı, nem, kıyafet, egzersiz yoğunluğu, kilo gibi çeşitli faktörlerden de etkilenir. Kaldı ki, aşırı terleme sonucu oluşan kilo kaybının, yağ kaybı anlamına gelmediği de  diğer olasılıklar arasındadır.

Özetle;

"Dikkatsizce 20 tekrarı yapmaktansa, 5 tekrarı mükemmel bir şekilde yapmak daha iyidir"...Joseph Pilates






14 Ağustos 2017 Pazartesi

Minik Notlar





Yoga kendi yolculuğun.

Felsefesi hakkında hiç bir fikrin yada seni cezbeden bir yanı yok ise, belki sadece asanalar arkadaşın olmalı ilk etapta.

İleri seviye hareketler yanıltmasın seni. Önceliğin bu olmasın. 

Yoga bir disiplin. Armut piş, ağzıma düş şeklinde ilerlemiyor. Çaba, özen gösterdikçe yanıt alıyorsun. 

...ve evet, çeşit çok ve bir çok tarz ile karşılaşacaksın. Bunlar zamanla insanları yoga' ya çekebilmek adına geliştirilmiş uygulamalardır. Hatha yoga ile tanışıp ardından çeşitliliğe yönelmen daha sağlıklı...yine de seçim senin.

Belki edinilen bilgiler eksik ve yanlışları barındırıyor olabilir. Hiç bir şeyi körü körüne kabullenmek durumunda değilsin. 

Okumaktan, öğrenmekten ve pratiklerinden vazgeçmemelisin. 

Tecrübeye saygı duymak ile taklit etmek arasındaki çizgiye dikkat etmelisin.

Her şey birbiri ile bağlantılı, benzer ve destekleyici.  Aralarındaki bağlantıyı özümsemek ve dahil olmak ise süreç işi. Her şeyi bir anda yapmak durumunda değilsin.

Yoga sana kucak açıyor ama buna karşılık verip vermemek senin bileceğin iş.

Bir tarafa veya bir ekole ait olmak durumunda değilsin.

Bu demek değil ki, kafana göre bir yol izle bunun adı da yoga olsun. Yalnız tecrüben, dönüşümün ve hissettiklerin sadece seni ilgilendirir. 

Çıktığın yola saygı duy, sana arkadaşlık edenlere de ama en önemlisi kendine.

Yolculuğun boyunca; deneyimle, devam et, izle.

Namaste.







12 Mart 2017 Pazar

Düğüm Halleri


Yoga'ya başlarken önceliğim beden sağlığımdı. Bir an evvel boyun ve sırt ağrılarımdan kurtulmak istiyor ve her pozun gün geçtikçe bana daha da iyi hissettirmesine tanık oluyordum.

Neticede düğümden ibaret olduğumun farkında değildim. Hem nede olsa masa başındaydım, olabilirdi. Zaman geçtikçe o düğümün sadece bedenimden ibaret olmadığını keşfetmek ise bambaşka bir kapıyı araladı bana. Bedendeki düğümlerin psikolojiye etkisini yada o vazgeçilmez stresin bedene etkilerini hep geçiştiririz.

Türlü kurtuluş yolları aramaya başlarız. Ya spor yapıp güçlenmeliyiz, ya sosyal olmalıyız. Çok çalışıp, çok para kazanmalıyız, çok çevremiz olmalı, çok sevilmeliyiz, çok sağlıklı ve güzel olmalıyız, çok takdir edilmeliyiz.

Bazen geçmişi düşünmeyiz bile, geleceğe odaklanırız. Bu kalabalık isteklerin yorgunluğuna ek, bedenimizde biriken öfkeler, travmalar, kazanılan yada kaybedilen yarışlar, keşkelerle yaşarız. Neler unutulmuş, neler birikmiş, neler ağlar örmüş düşünmeyiz. Düşünülen kısmı bıraktığı ağırlıktır, geçmişi temizlemek gelmez hiç akla, hepsi halı altına süpürülmüştür. Yeri orasıdır, öyle öğretilmiştir. Konuşulmamalı, hatırlanmamalı, üzerinden geçilmemelidir.

Sonra gelecek kaygısı başlar, ortada olmayan ile boğuşuruz. Peşimizde dolaştırdığımız toz yumağı ile beraber adım attıkça 'neden netlik yok' diye söylenip, düşürürüz omuzlarımızı.

Yoga sadece asana demek değildir diyoruz evet.

Yalnız kabul etmeli ki, yoga hareketleri ile çakralar ( +salgı bezleri) harekete geçiyor ve dengeleniyor.  Otomatik hareket kapasitesine sahip bir bünye neye ihtiyacı olup olmadığını bilemeyebiliyor. Dinlemek veya okumak yetersiz kalabilir bazen. Deneyimleyerek, kişinin bunu özümsemesi gerekiyor.

Sıklıkla kolay olmayabilir, bazen duvara toslanır. Sorular sordurtur, hafifletir, ağlatır, güldürür.... türlü duygulara davetiye çıkarabilir. Elbette herkeste etkisi ve yoğunluğu bambaşka olabilir. Kabullenme ve devam ettirme isteği de.

Osho' dan bir alıntı da serpiştirirsem eğer;
Yoga varoluşsaldır, deneyimseldir, deneyseldir...sadece denemeye cesaret gerekir.



19 Şubat 2017 Pazar

Yin ile Buluşma




Yin yoga eğitimi alırken, ne kadar zorlandığımı hatırlıyorum. Duramayışımı,  "akış bana daha iyi geliyor" diye içten içe üsteleyişimi, uygulayabileceğim pozların içine girmeyi reddedişimi, bitmeyen sorularımı. Eğitimlerde kişiden kişiye öncelikler değişebiliyor. Sıklıkla yoga hareketleri ve 'eğitmenlik' ilk sıraları alabiliyor. Halbu ki önce sen sindirebiliyor musun yin olabilmeyi? İçine dahil olabiliyor musun? Çekinmeden soru sorabiliyor musun? Açıklıkla cevaplayabiliyor musun?
 
Adımlarım geri geri gidiyor zannederken, daha da dahil olmuşum. Çok kendi içimde yaşamışım. Anlamaya çalışmışım. 'Bırakmak' ile savaş verdiğimi düşünürken, zaten dönüşmeye başlamışım. 
Hatha ve Yin kıyaslandığında, ilk etapta Hatha yoga cazip gelir insanlara. Akışta olmak başlangıçta hep daha iyi hissettirir. Durma eylemi  zaman kaybı ve yüzleşmek gibi kelimeleri de beraberinde getirir. 

Hatha yoga ile bedenin dayanıklılık, kuvvet  ve esneklik kazanırken, çakraların varlığından haberdar olursun. Yedi güç merkezi olan çakralar, salgı bezlerinin bulunduğu kısımdadır. Her çakra bir salgı bezi ile arkadaş. Onlar anlaşmaya varınca, enerjin dengelenir.  Asana (yoga hareketleri) ise sana ayna olur.

Yin yoga ise bağ dokuyu (fasya) hedef alır ve uygulamalar meditatiftir. Burada da meridyenler ( enerji kanalları) ile irtibat kurmaya başlar ve her uygulamada mental ve bedenen 'bırakabilmeyi' pratik edersin.

Her ikisinde de tutunmanı, teslimiyetini, çabanı, dengeni, kaçışını, kendini görürsün.  Çok sakin ve hareketsizsen akış iyi gelebilir, yalnız belki de bunca koşuşturma arasında tek ihtiyacın durabilmektir.


3 Şubat 2017 Cuma

Nede Olsa!



Beklentiler, hedefler, öncelikler derken yoga pratikleri kimi zaman ertelenen oluyor.
Kendini iyi hissetmemeler, havanın soğukluğu, havanın sıcaklığı, terliyorumlar, üşüyorumlar ve dahası.

Bilmelisin ki, bedenin bir hafızası vardır ve tekrar edip disiplin sağlanmadığı sürece, edinilen kazanımların da uçup gidebilir. Kimse başlangıçta çok esnek veya çok kuvvetli olmak yada ilerleyen zamanlarda birine benzemek durumunda değil. Hatta öncesinde bir dans, spor yada buna benzer geçmişi olmayanlar için, beden nedir o bile bir soru işareti. Yani belki de, kendine haksızlık yapmamalısın.

Kısa veya uzun süreçte, bir kaç poza hakim olduğunu düşünerek, 'nede olsa yapabiliyorum artık' hissi de zaten yine yoga ile bağdaşmayan bir yolun habercisi. Yine bir hedef, yine bir poz, yine bir 'oldum' düşüncesi, seni ileriye götürmektense, geriletebilir. Bir eğitmen ihtiyacı hissetmiyorsan disiplinli bir şekilde pratiklerine devam etmelisin.  Üzerine bir şeyler katarak, araştırarak, korkmayarak.

Pratik derken sadece asanalar (yoga hareketleri) akla gelmesin, nefes egzersizleri, meditasyon hatta kişinin kendine ve etrafa yansıttıkları da tamamıyla pratik konusu.

Kısacası bol pratikler.